above 1
edat 1. üstünde; üstüne: She was then living in a room above the store. O zamanlar dükkânın üstündeki bir odada oturuyordu.That was above and beyond the call of duty. Tamamıyla vazife ötesi bir şeydi o. Hang that lamp above the table. O lambayı masanın üstüne as. We´re rising above the clouds. Bulutların üstüne çıkıyoruz. 2. yukarı taraflarında: Cross the river above the island! Adanın yukarı taraflarında bir yerde nehri geç! We used to live ten kilometers above the mouth of the river. Nehrin ağzından on kilometre yukarıda bir yerde otururduk. 3. kuzeyinde: It´s above the Equator. Ekvatorun kuzeyindedir. 4. -e hâkim olan, -e bakan: For many years she lived on a hill above the Bosphorus. Yıllarca Boğaz´a hâkim bir tepede oturdu. 5. (sesler/gürültü) içinden: I could hear his voice above the din. Gürültünün içinden sesini duyabildim. 6. -den çok, -den fazla: He prized it above all the others. Onun gözünde diğerlerinin hepsinden daha kıymetliydi. All who are above eighteen are required to register. On sekiz yaşından büyük herkesin kayıt yaptırması gerekiyor. 7. -den üstün: A field marshal is above a brigadier. Feldmareşal rütbece tuğgeneralden üstündür. The moral law is above the civil law. Ahlak kuralları medeni kanundan üstündür. 8. dışında: It´s above human comprehension. İnsanoğlunun kavrayışının dışında. 9. -e tenezzül etmeyen: He´s above doing such things. O öyle şeylere tenezzül etmez. They´re not above taking bribes. Rüşvet almaktan geri kalmayabilirler.